22 Aralık 2015’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bilimde kadınların ve kız çocuklarının yerinin artmasını desteklemek ve bu konuda gereken desteği vermek için 11 Şubat’ı Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları Günü olarak kabul etti.
Kadınların bilimle öne çıkmaları, sosyal medyayla ve cinsiyet eşitliği kavramlarıyla gittikçe önem kazanan ve desteklenen bir duruma dönüştü. Cinsiyetçi düşüncelerin bir sonucu olarak kız çocuklarının bilimden uzaklaştırılması hâlâ dikkat edilmesi gereken bir nokta. Bilimin erkek cinsiyetinin alanı olarak görülmesi de aslında bu düşüncenin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Ama aslına bakarsanız bilimde kendini gösteren, gelecek nesillerdeki kız çocuklarına örnek olan ve onlara ilham veren pek çok kadın bilim insanı var. Görünürlükleri günden güne artıyor, böylece ulaştıkları insanlar da.
Bilimi gittiği yere götüren kadınlar…
Tarih boyunca bilimde kadın ve kız çocuklarının desteklenmesi ihtiyacı, pek çok farklı sebepten doğmuştur. Dünyada kimi zaman ırkçılık kimi zaman cinsiyetleri kimi zaman da her ikisi nedeniyle ayrımcılığa uğramış kadınlar uzun zaman bilimde ilerleme tutkularında desteklenmemiş üstüne üstlük engellenmeye ve hevesleri kırılmaya çalışılmıştır. Yine de tüm engellere rağmen bilim için bilim yapan kadınlar sayesinde bugün ve gelecek günlerde umutlu olmamıza olanak veren örnekler var. Bu örneklerden biri hem doktor hem de eğitimde çığır açmış bir bilim insanı olan Maria Montessori. İtalya’nın ilk kadın doktoru olan Montessori, bugün dünyada binlerce okulda kullanılan eğitim yaklaşımını, kadın olduğu ve çok etkisinin bulunmayacağı düşünüldüğü için gönderildiği bir okulda geliştirmiştir. Ama o elinde olan her fırsatı değerlendirmeyi seçmiş, okuldaki çocukları gözlemleyerek eğitim anlayışının temellerini atmıştır. Yıllar sonra baktığımızda görülen tablo ilham verici: Montessori bir bilim insanın çevresiyle olan ilişkisini ve çevresine olan etkisini kanıtlamıştı-hem de nerede olursa olsun.
– Eğitimin gücü hayallerimizin uzandığı büyüklüktedir –
Bugün, Türkiye’de pek çok farklı alanda çalışmalar yapan kadın bilim insanları, yetişmekte olan nesle örnek olacak çalışmalar yapmakta ve başarılara imza atmaktadır. Örneğin kanser hücreleriyle ilgili uzun yıllardır çalışmalar yürüten Özlem Türeci. Türeci Almanya’da GANYMED Pharmaceuticals AG’yi kurdu ve hâlâ başhekim olarak görevini sürdürüyor. (1)
Bir başka örnek ise 2017 yılında Connecticut Kadın Liderlik Ödülü’nü kazanan mikrobiyal hastalıklar epidemiyolojisi bölümünde çalışmalarını sürdüren profesör doktor Serap Aksoy. Kendisi özellikle Afrika’da halk üzerinde etkisini gösteren sineklerden kaynaklı hastalıklar üzerinde çalışmaktadır. (2)
– Bilimde kadını ve kız çocuklarını dışlamak, bilimi ve ilerlemeyi eksik bırakmaktır –
Harvard Üniversitesinin Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanı olan Canan Dağdeviren de, kız çocuklarının bilime olan tutkularını başarılarıyla büyüten ve etkileyen bir başka bilim insanı.
Dağdeviren ‘’ giyilebilir kalp pili’’ ni icat ederek ‘’Medikal Yenilik Alanı’’nda Uluslararası Genç Liderler Ve Girişimciler Derneği tarafından birincilik ödülüne layık görülmüştür. (3)
Yukarıda bahsettiğimiz kadın bilim insanları gibi pek çok bilim insanı her gün bilim için uğraş vermekte ve gelecek nesillere daha eşit şartlar bırakmaktadır. Cinsiyetlerin bölmediği bir dünyada bilim de şüphesiz ilerleyecek ve yaşanılan sorunlara daha hızlı ve çeşitli çözümler üretecektir.
Turkish4 ailesi olarak zorluklar içinden galip gelen bilim kadınlarına teşekkür ediyor, yetişmekte olanlara başarılar diliyoruz.
Türkçe öğrenenler bu yazımızı aynı zamanda dinleyebilir
Yazının İngilizce’ye çevirisi için tıklayınız
Kaynakça:
- bilimveteknolojidekizcocuklar.com
- medium.com
- fizikst.com
Canan Dağdeviren’in 2014 yılında yaptığı Ted konuşması için: https://www.youtube.com/watch?v=K5Cm2yJo3zc
Yazan: Esra Nur ELMAS