Bilingual ya da Byelingual

Yabancı dil öğrenmek ve bilmek

Yabancı dil bilgisi artık pek çok meslekte aranır ve iş bulma aşamasında avantaj sağlar hale geldi. Globalleşen dünyanın uluslararası firmaları için yabancı dil olmazsa olmaz bir kriter. Hatta iş ilanlarında bilingual adaylar tercih edildiğini görebiliyoruz.

Bu yüzden çoğu insan dil kurslarına gidiyor, telefonlarına uygulamalar indiriyor ya da yabancı film ve dizi dünyasına dalıyor. Anadili gibi konuşabilmek uğruna büyük çaba sarf ediyor. Yabancı dil öğrenmek için yıllarını veren bu insanlar tarafından ‘doğuştan şanslı’ olarak görülen bir grup vardır: Farklı ülkelerde büyüyen “bilingual”bireyler. İki dilli büyümek elbette ki büyük bir şanstır. Her dil başka bir dünyadır aslında ve içinde bir toplumun kültürünü barındırır.

 

Farklı ülkede büyüyen herkes “Bilingual” mıdır?

Farklı ülkelerde doğup büyüyen kişiler hakkında toplum genelde şöyle düşünür: İki dili de zaten doğuştan edinirler ve ikisini de çok iyi konuşup, kullanırlar.  Peki bu her zaman böyle midir? 

Aslında değil. Belli bir yaşa ulaşana kadar en çok yakın çevreyle iletişim kuracağından, o çevrede konuşulan dil ve o dilin nasıl konuşulduğu, çocuğun dil edinimini etkiler. Örneğin Fransa’da yaşayan Türkiye kökenli bir ailenin orda doğmuş olan çocuğunu düşünelim. Ebeveynlerin ikisi de evde çocukla yalnızca Türkçe iletişime geçiyor olabilir. Fransız televizyon kanallarının izlenmediği, Fransızca konuşan misafirlerin eve gelip gitmediğini de varsayarsak çocuğun Fransızca’ya maruz kalması gecikir. Kreşe de gitmezse, çocuk ancak okul yaşı geldiğinde ev dışında Fransızca konuşmaya başlar. Örneğin böyle bir çocuğun aslında bilingual olarak tanımlamak doğru olmayabilir. Çünkü çocuk her ne kadar Fransa’da doğmuş olsa da, anadili Türkçedir. Sonradan iki dilli olur ki buna “art zamanlı iki dillilik” denir.

Örneğimizi değiştirelim. Yine Türkiye kökenli bir ailenin Fransa’da doğmuş olan bir çocuğunu düşünelim. Bu sefer ebeveynlerden biri çocukla doğduğu andan itibaren sadece Türkçe, diğeri sadece Fransızca konuşuyor olsun. Anne Türkçe konuşurken, baba Fransızca konuşmaya devam ederse, bu durumda çocuk dilleri ayırt etmeyi ve etkin kullanmayı öğrenecektir.  Her iki dili de doğal bir şekilde edinecek ve bir süre sonra kiminle Türkçe, kiminle Fransızca konuşacağını öğrenip, farkında olmadan koşullanacak ve diller arasında geçiş yapacaktır. Anneye Türkçe babaya ise Fransızca cevap verecektir. Bu durum “eşzamanlı iki dillilik edinimi” olarak adlandırılmaktadır.

turkish4Peki, bu kadar kolay mıdır? Hem evet, hem hayır. Eğer ebeveynler çocukla iletişim kurdukları dile gerçekten anadil seviyesinde hakimse ve başka bir dile ihtiyaç duymuyorlarsa kolay olacaktır.

 

 

Günaydın yavrum” ile başlayan güne “Ça va” ile devam etmek

Ebeveyn çocukla iletişim kurduğu dile anadil seviyesinde hakim değilse ve dil geçişleri yapıyorsa durum farklı bir hal alır. Bu geçişlere ihtiyaç genellikle duygusal konularda olabilir. Örnekle açıklayalım yine. Düşünün ki çocukla Fransızca konuşan annenin ana dili Fransızca değil, Türkçe. Çocuğunu yavrum, kuzum, kurban olurum, oy yerim seni gibi ifadelerle sevmek istedi ama bunları karşılayacak Fransızca bir ifade bulmadı. O zaman en çok ebeveyn için zor işte.

Çocuğun bilingual birey olma yolundaki ilerleyişi ise bu noktada karmaşık bir hal alabilir. Güne annesinin ‘’Günaydın yavrum!’’ sesiyle uyanan çocuk ardından “Ça va?’’ sorusuna Türkçe karşılık vermek isteyebilir. Hatta belki her iki dili birlikte kullanarak “Ça va iyi” diyebilir. İşte bazı uzmanların iki dilli büyüyen çocuklarda sakıncalı olabilir dedikleri durum da budur. Çocukla tutarlı bir dilde konuşulması önemlidir. Yine de endişelenmeyi gerektirecek bir durum değil. Elbette çocuk ev dışında zaman geçirmeye başladığında ve okula gitmeye başladığında dilleri ayırt edecektir.

Peki, tüm bunlara gerçekten gerek var mı?

turkish4Elbette var. Aksini düşünmek büyük kayıp olur. Yurtdışında doğsa da, daha o doğmadan yaşananları, bir toplumun anılarını ve kültürünü içinde saklayan bir dili göz ardı etmek, bir çocuğun daha zengin bir dünyada yaşamasına engel koymaktır. Her iki dili de edinsin, kavrasın. Bir dili alırken, ötekini neden reddetsin ki? Her ikisini de yaşasın, her ikisinin de öğütlerini dinlesin. Bir karar vereceği zaman bir o dilin penceresinden baksın bir diğerinin. Ne büyük bir şans.

Bilimsel çalışmalar da bunu söylüyor. Eşzamanlı iki dillilik edinimi, çocuğu zihinsel ve bilişsel açıdan hiçbir şekilde zorlamıyor. Tam tersine iki dilliliğin kabul edildiği ve desteklendiği ortamlarda büyüyen çocuklar zihinsel ve bilişsel gelişim açısından daha fazla desteklenmiş oluyor.

Yani, ‘Bilingual’ olmaya ‘Bye’ demeye illa gerek yoktur.Bu konu hakkında Dr. Naja Ferjan Ramirez tarafından yapılmış Tedx konuşmasını dinlemek isterseniz:https://www.youtube.com/watch?v=Bp2Fvkt-TRM