Tüm dünyada, pek çok ülkede her yıl kutlanılan, üzerinde yazılar ve makaleler yazılan, şarkılar bestelenen günlerden biridir 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. İçerdiği kavramların evrenselliğiyle belki de dünyadaki tüm insanları, emeklerinin karşılığını almaya, bunun onların en doğal hakları olduğunu kavratmaya çağırır. Tarihte 1 Mayısın yerine ve çeşitli toplumlardaki serüvenine geçmeden önce, bu özel günün içindeki kelimelere ve anlamlarına göz atmak, onu kavramamıza ve içselleştirmemize yardımcı olabilir.
Kelimelerin Ardındakiler
Bu günün ismindeki ‘’emek ‘’ kelimesi, günlük hayatta bazen basit bir şekilde kullanılıyor olsa da, anlamı oldukça büyük bir kelimedir.
Emek, ortaya çıkaracağımız bir işi, yapmadan önceki, yaptığımız sıradaki ve yaptıktan sonraki süreci anlatan bir eylemler bütünüdür.
Türk Dil Kurumuna göre ise kelime ‘’ Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, mesai, zahmet’’ anlamındadır. İkinci anlamıysa ‘’uzun ve yorucu, önemli çalışma’ ’dır.
1880’lerde Sanayi Devrimiyle birlikte fabrikaların çoğalmasıyla insan gücü önemli bir kazanç haline gelmişti. Fakat bu insanların bedenleri, kullan-at malzemeler değerinde görülüyor ve günde 15 saati bulan iş günleriyle insanların yaşam sürelerinin hızlı bir şekilde azalmasına neden oluyordu. Verilen ücretler ne insanların zaten yorulmuş bedenlerini ne de yarını düşünüp duran zihinlerini rahatlatmıyordu. Aksine ‘’yerine başkasının bulunması kolay’’ olduğu düşüncesiyle insanlar uzun süre bu koşullara karşı koyamamış ve bu şekilde yaşamak zorunda kalmışlardı.
Bir diğer kelime olan ‘dayanışma’’ kelimesi ise yine Türk Dil Kurumuna göre ‘’ Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması’’ demektir. Bu noktada 1 Mayıstaki dayanışma farklı görünen iki grup insanı bir araya getirir:
Kötü çalışma şartlarına ve bu nedenle de kötü yaşama koşullarına maruz kalanları ve kendileri bu durumda olmayıp bunun yanlış olduğunu düşünenleri. Bu insanların birleşip dayanışma sağlaması anlamına gelir. Değişmeyeceği düşünülen bir durumun aslında değişebileceğini keşfetmelerini temsil eder.
İlk Toplanan İşçiler
Her şey, 1884 yılında ABD Şikago’da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun öncülüğünde bir araya gelen işçilerin toplanmasıyla başlar. Sendika, günde 14-15 saati bulan çalışma saatlerinin 8 saat olması gerektiğini belirler. 1 Mayısı da bu amacın gerçekleşmesi için yapılacak eylemlerin günü olarak açıklar.
Daha sonraki yıllarda azalmayıp tam tersi çoğalarak bir araya gelen insanlarla işçilerin haklarını güvence altına alacak yasalar kabul edilmeye başlanılmıştır.
O günlerden bu güne dek farklı ülkelerde farklı tarihlerde resmi tatil olarak kabul edilmiştir. Türkiye’de ise resmi olarak ilk kez 1923’te kutlanmış, 22 Nisan 2009 tarihindeyse Resmi Gazetede yayımlanarak resmi tatil ilan edilmiştir.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, dünyada aynı zamanda İşçi Bayramı olarak da bilinmektedir. Fakat bir ‘’bayram’’ olarak adlandırılmadan önce, uzun yıllar daha hüzünlü ve sürekli bir mücadele içinde geçen bir gün olmak zorunda kalmıştır. Zamanla ve istikrarla, bugün pek çok işçi haklarını ‘’ihlal edildiğini’’ yasalarla kanıtlayabilecek hale gelmiştir. Fakat bu her zaman böyle değildi elbette. Bir zamanlar işçilerin, haklarını kaynak olarak gösterebilecekleri yasalar bile yoktu, hayaldi bunlar.
Tüm dünyada günden güne işçi hakları bilinci artmakta fakat pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da daha gidilecek çok yol var. Bu yolun anahtar kelimesi ise “dayanışma.”
Turkish 4 Ailesi olarak tüm emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutluyor,
teşekkür ediyor ve “Elleriniz dert görmesin”* diliyoruz.
*Elleri ya da ellerin dert görmesin: Ellerine sağlık anlamında kullanılan bir sözdür. Yapılan bir yemeğe, yazılan bir yazıya, işe, övgü niteliğinde söylenilebilir. Karşıdaki kişinin verdiği özene karşı teşekkür anlamındadır.
Türkçe öğrenenler bu yazımızı dinleyebilir.
Yazının İngilizce çevirisi okumak için tıklayınız
KAYNAK
Yazan: Esra Nur Elmas