Türkiye’de Kedi ve Köpeklere Verilen İsimler

Featured Video Play Icon

MİNNOŞ, BONCUK VE KARABAŞ’LA TANIŞIN

Türkiye’de nereye giderseniz gidin, etrafta kendi kendilerine dolaşan küçük birilerini görmeniz muhtemel: kediler ve köpekler. Bu arkadaşların isimsiz olduklarını da düşünmeyin. Türkiye’de kedi ve köpeklere verilen bazı isimlere bir göz atalım mı?

Türkiye’de evlerin içinde evcil hayvan ve yol arkadaşı olarak sahiplenildikleri kadar, bahçelerde ve sokaklarda yaşayan kedi ve köpekler de bulunmaktadır. Evcil kedi ve köpeklere verilen isimler elbette aileden aileye değişebilir. Kedilere genellikle verilen isimlere birkaç örnek verelim. Kedi bembeyazsa Pamuk, siyah, parlak gözlüyse Zeytin, griyse Duman…Köpekler içinse, tüyleri turuncuysa Bal, siyahsa Karakız, bazen Fındık ve biraz tombulsa Tosun isimleri verilebilir.

Kasap Dükkanı Önünde Nöbet Tutan Bir Kedi

Türkiye’de dükkan önlerinde nöbetçi edasıyla gelenleri karşılayan bir kedi görmek, orada yaşayanlar için alışıldık bir görüntü. Öğlen güneşinde ‘Hoş geldiniz’  kilimi üzerinde güneşleyen köpekleri görmek de mümkün. Dükkan sahipleri zamanla bu misafirlerin kalıcı olduklarını anlar ve düzenli beslemeye başlar.

“Pamuk’un maması bittiyse ciğer yemeğinden verelim.”

Sokak hayvanı bile olsa, bir vakit sonra bir isim verilir bu arkadaşlara. Verilen isimler kedinin ve köpeğin dış görünüşünü ya da öne çıkan davranışlarını niteleyen sıfatlar olabilir. Alanını koruma özelliğinden dolayı bugün köylerdeki evlerin bahçelerinde köpek görmek hâlâ mümkün.

“Pisi pisi! Minnoş’u gördünüz mü bugün?”

En yaygın kedi isimlerinden bazıları Boncuk, Minnoş ve Pamuk’tur. Bazen kişisel sebeplerden ötürü özel isimler de verilir: Loren ve Hero gibi. Bazen de Türkçede bir kullanımın,  dış görünüşüne cuk diye oturmasıyla alır ismini bir kedi: Fincan gibi gözleri olan bir kedi için Fincan. Saflığı ve oyunculuğuyla ortalıkta zıplayanlara Bambi!

Evimizin koruyucusu Karabaş!

Türkiye’de, özellikle kırsal yerlerdeki yerleşim yerlerinde, bahçeli ya da müstakil evlerin ortak bir özelliği vardır: o evin koruyucusu olma görevini üstlenmiş bir köpek. Örneğin köylerde, bu köpekler ev halkını bildiğinden, yabancı biri bahçe kapısına yaklaştığı anda havlamaya başlar. Misafir korkarsa, ev sahibinin koruyucuya durumu açıklamasıyla sorun çözülür.

“Karabaş! Misafir o, yabancı değil!”

Yalnızca evlerde değil, sokaklarda da benzer durumlar görülebilir. Köpekler yaşadıkları alanı sahiplendiklerinden dolayı, yabancı bir kokuyla ya da onlara tehditkâr gelen biriyle karşılaşırlarsa öfkelenirler. Bu nedenle bazı sokaklarda hep aynı köpekleri görebilirsiniz. Çünkü artık o sokak onun “evidir” ve köpek de o evin “koruyucusu”. Kimi zaman bu koruyucular biraz tombul olabilir tabii. Ama yine de görevlerini yerine getirirler.

Türkiye Anayasası’nda Hayvan Hakları

Türkiye Anayasası’nda 5199 no’lu yasaya göre hayvan hakları korunmaktadır. Yasanın 14. Maddesinden örnek verirsek:

MEVCUT KANUN MADDE 14.  Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:
a) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
b) Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak.
c) Hayvan bakımı eğitimi almamış kişilerce ev ve süs hayvanı satmak.
d) Ev ve süs hayvanlarını on altı yaşından küçüklere satmak.
e) Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak.

Kedi ve köpeklere isim verildiğinde onlarla olan ilgi ve alakamız da artmış oluyor bir nevi. Her canlı gibi, apartmanın önünden geçen kedinin ve köpeğin de yaşama, barınma ve mutlu bir hayat sürme hakkı var. Hem de sonuna kadar! Sokakta bir kediyle göz göze gelebilirsiniz buralarda, bir süre sonra şanslıysanız yanınıza yaklaşır ve dizleriniz çevresinde dolanır. Sonra da hop kucağa! Eğer miyavlıyorsa, belki de size ismini söylüyordur, kim bilir?

“Selam, benim adım Duman. Ya seninki?”

 

Hayvanlar Sadece Mahallede Değil, Konuşulan Dilde de Var!

Türkçe’de içinde hayvan isimlerinin olduğu pek çok deyim de var. İşte bunlardan birkaçı:

“Kedi gibi dört ayaküstüne düşmek”: en güç bir durumdan zarar görmeden kurtulmak.

“Kuş sütü ile beslemek”: eksiksiz, özenli bir biçimde beslemek.

“Bülbül gibi konuşmak” (veya okumak) : 1. kolaylıkla konuşmak, okumak. 2. itiraf etmek.

 

Click here for the English Translation 😉

İstanbul’un kedileriyle ilgili belgesel için TIKLAYINIZ

Kaynakça: Türk Dil kurumu ( https://sozluk.gov.tr/ )

Yazan: Esra Nur Elmas